ahmet ümit'in polisiye romanı. bildiğim kadarıyla da öykü kitaplarından sonra yazdığı ilk eseri (roman türünde)
aşırı aşırı sade bir dil ve akıcı bir anlatım var. birinci tekil şahıstan anlatılan hikaye alıp sürüklüyor tamam, ben genel olarak okur tarafındayken detaydan pek hoşlanmam ama bu kadar sadelik de olmamalıydı bence. karakterler, bahsi geçen teşkilat ve örgütler hakkında biraz daha derin bir anlatım görmek isterdim açıkçası. roman okuyoruz birader aloo! ha gerçi olayımız sedat karakterine odaklıydı ama olsun, ben isterdim.
kötü bir kitap değil kesinlikle, şahsen ahmet ümit'i artık daha yakından tanımama da vesile oldu fakat yıllardır duyup gördüğüm "sis ve gece okumalısın!" tavsiyeleriyle beklentimi pek karşılamadı. hem sade anlatımı hem de az sayfalı olması sebebiyle çıtır çerezlik bir roman.
peki bundan sonra diğer eserlerini okur muyum? okurum. güzeldir, hojdır.
---
spoiler ---
mine'nin sonunda ölü bulunacağına zaten emindik tamam ama şahsen mine'nin gülizar hemşire ile bağlantısının olup baskın yapılan evde olma ihtimali beni finaldeki buzdolabı sahnesinden daha çok etkilemişti.
mine'nin sedat'ın kurşunu yüzünden öldüğü gibi bir tokat yapıştırılmak istenmiş ama kurşun sadece etken oldu, kız büyük ihtimal donarak öldü. bilemedim şimdi.
ben tahmin edememiştim maria'dan bir boklar çıkacağını ama tahmin edilebilir bir son olmuş.
daha vurucu bir son bekler miydim? kesinlikle.
ayrıca e be maria! e be maria! bu nasıl güç kuvvettir yaralı kızı avlanmış tavşan misali taşıdın oralara... teallaam.
---
spoiler ---